Bugün yurt dışında yüksek lisansla ilgili kalemi misafir yazarımız HolyAdvocate’e bırakıyoruz.
Herkese Merhaba,
Bazılarınızın instagram dolayısıyla tanıyacağı üzere ben HolyAdvocate. Bugün sizlerle yurtdışında yüksek lisans yapma hakkında bir şeyler paylaşacağım. Başlamadan önce iki adet önemli dipnotum var. Birincisi tüm bu bilgiler etkinliklerine katıldığım çeşitli yurtdışında yüksek lisans yapmış kişilerin tecrübesiyle oluşturulmuştur ancak her insanın da hataya düşebileceğini unutmadan bu bilgileri teyit etmenizi beni de yönlendirmenizi isterim. İkinci dipnotum ise bir teşekkür; sevgili Y Nesil Avukat’a böyle güzel bir sayfası olduğu için, bizlere de fırsat tanıdığı için, her daim yardımcı olduğu için. Gönülden bolca teşekkür.
Gelelim asıl konumuza “yurtdışında yüksek lisans”. En temelden başlamak istiyorum. Yurt dışında yüksek lisans yapabilmemiz için öncelikle ülkemizdeki bir hukuk fakültesinden mezun olmamız gerekiyor. Benim öğrenmeden önce kafama takılan sorulardan biri avukatlık yasal stajının yapılmasının gerekliliği ile ilgiliydi. Avukatlık stajı başvuru şartlarından değil ancak söyleşisine katıldığım bir hukukçu hangi alanda ilerleyeceğime karar veremediğim için yasal stajımdan önce yüksek lisans yapıp meslek hayatıma ona göre yön vermiştim demişti. Diğer bir konuşmacı ise gittiğiniz üniversiteye avukatlık unvanına sahip olarak gitmenin büyük bir artı kattığını ifade etti. İki açıklamada çok mantıklı ve aslında bu tamamıyla kişiliğimizle alakalı. Genel olarak bu konuda tavsiyeler yüksek lisansa gitmeden önce gönüllü avukatlık stajını deneyimlemek, alanımızı yönlendirme konusunda epey faydası olacağı şeklinde.
İkinci olarak bahsetmek istediğim şey yüksek lisansın LLM ya da LL.M. şekline kısaltmasının yanında Oxford Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmanın karşılığı MJur şeklinde olması. LLM ya da LL.M. Latincede Legim Magister’ın kısaltmasıyken, İngilizcede Master of Law’ın kısaltılmış halidir. MJur ise Magister Juris’in kısaltmasıdır.
Amerika ve İngiltere hukuk yüksek lisansı için en gözde yerlendendir. Ancak bu iki ülkenin başvuru şartları birbirinden ayrılmaktadır. Amerika’da bir kurum aracılığıyla yüksek lisansa başvururken, Ingiltere’de direkt olarak okullara başvurmanız mümkün. Amerika’da genel olarak TOEFL sonucunuzu göz önüne alır ancak bazı okullar IELTS skorunu da kabul ediyor. İngiltere’de ise genel olarak IELTS baz alınıyor. Bu sınavların bazı bölümleri için sınırlar koyabiliyor okullar. Örneğin yazma kısmından belli bir puanı alamazsanız istenilen skora ulaşsanız dahi kabul edilmiyorsunuz. Okulların genel olarak yazma kısmına çok önem verdiğini söyleyebilirim. Her okula başvururken belirli bir miktar, genellikle 500-1000 tl arasında, başvuru ücreti ödemeniz gerekiyor. Konuştuğumuz meblağlar çok yüksek olduğundan ve benim gibi birkaç üniversiteye başvurmak istiyorsanız şimdiden para biriktirmenizi tavsiye ederim. Ancak bir güzel haberim var bazen okullara bu başvuru ücretini yatıramayacağımızı söylediğimizde okullar bu paradan feragat edebiliyorlar. Amerika’daki okulların çoğunda yüksek ortalama şartı yokken (ortalamaya dair bir ibare olmuyor), Oxford, Cambridge gibi üniversitelerin başvuru şartlarında belli bir ortalama altında alınmayacağı yazılıyor. Takip edebildiğim kadarıyla 3.70 GANO’dan aşağısını direkt olarak eliyorlar. Ancak Amerika’daki üniversitelerde şu an böyle bir şartla karşılaşmadım. Şunu da ekstra belirtmek isterim ben de 3. sınıf öğrencisiyim dolayısıyla başvuru, kabul alma gibi bir tecrübem yok. Dolayısıyla ortalamanın ne kadar önem teşkil ettiği hakkında söylemlerinin yanlış anlaşılmasını istemem. Sadece Amerika’da not ortalamalarının İngiltere’deki kadar önem taşımadığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Oxford’ta MJur yapan birinin söyleşini izlediğimde kendisini okul birincisi olmasının yanında kabul edilme sebebinin yazarlık, çevirmenlik gibi farklı alanlara yönelmesinin önemli bir etkisi olduğundan bahsetmişti. Diğer bir Oxford’a kabul alan kişi ise yine okul birincisi olup aynı zamanda da moot-courtlara katılmış. Kendisi başvuru yazımızda (personal statement kişisel mektup olarak da çevirebiliriz aslında) spesifik ideallerimizi yazmamızın kabul alma şansımızı daha da arttırabileceğini söylemişti. Bir diğer Oxford’a kabul almış kişi tavsiye mektuplarımızı illa ilgili olduğumuz konuların hocasından almamız gerekmediğini, önemli olanın mektup yazacak hocanın bizi iyi tanımış olması ve bunu mektupta ifade edebilmiş olması olduğundan bahsetmişti. Erken başvuru yapmanın ise bir diğer önemli husus olduğunu belirttiler.
Son olarak bahsetmek istediğim konu ise burslar. Araştırdığım kadarıyla birçok burs seçeceği mevcut. Jean Monnet, Fulbright, MEB bursunun yanında okulların kendi bünyesinde verdiği ayrı burslar da mevcut. Bu konuyu detaylı olarak araştırmadığım için farazi bilgiler vermek istemem. Ufak bir googling yaptığınızda bile birçok bilgiye ulaşabilirsiniz. Ancak naçizane tavsiye edeceğim şeyler, gitmek istediğiniz okulların başvuru şartlarını incelemeniz çok önemli. Zira örneğin eğer GANO’nuz düşükse ve gitmek istediğiniz okulun yüksek ortalama gerekliliği mevcutsa önünüze yeni seçenekler oluşturmanız için büyük bir fırsat olur hem de paranız boş yere gitmez. Zira yukarıda da bahsettiğim üzere okullara başvurmak ücretli. İkinci önemli gördüğüm husus ise burs programlarının hepsine detaylı bakmanız. Çünkü örneğin Fulbright bursuna sadece 3. ve 4. sınıfta başvurabiliyorsunuz. Bu tarz son tarihlere dikkat etmek gerekiyor.
Benim paylaşacağım bilgiler şu anlık bu kadar. Dilerim kafanızdaki tüm sorular giderilmiştir. Eğer aklınıza takılan bir şey varsa yazmaktan hiç çekinmeyin. Dilerim hepimiz hayal ettiğimiz yerde oluruz ve çok mutlu oluruz. Sevgilerimi yolluyor, sağlıklı günler diliyorum.
HOLY ADVOCATE
hholyadvocate@gmail.com
Ellerinize sağlık çok bilgilendirici oldu benim için 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Bilgilerinizi bizlerle paylaştığınız için çok teşekkür ederiz
BeğenLiked by 1 kişi