Mücbir Sebeple İlgili Yargıtay Kararları

Koronavirüs (COVID-19) salgınıyla birlikte bazı sözleşmelerin ifası imkansız hale gelmeye başlamıştır. Bu durum koronavirüs salgınının bir mücbir sebep olduğu yönünde yorumlanmıştır. Mücbir sebebin tanımı kanunlarda açıkça yapılmamış olmakla birlikte; taraflardan bağımsız, tamamen dış etkiler sonucunda meydana gelen, öngörülmesi ve karşı koyulması mümkün olmayan sebepler olarak tanımlanabilir. İşte bu sebepler sonucunda borçlunun edimini ifa etmesi aşırı oranda güçleşmekte ya da imkansızlaşmaktadır.

Her somut olayın kendi içinde değerlendirilmesi gerekmekle birlikte aşağıda mücbir sebeple ilgili Yargıtay’ın 2017 ile 2020 yılları arasında aldığı bazı kararlar konuya ışık tutması adına ele alınmıştır.

police man standing on road near people watching

Olay:

Dava, taraflar arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.

Taraflar arasındaki sözleşmeye göre edimin ifası mücbir sebepler sebebiyle imkansız hale gelmiş ise, taraflar sözleşme bedelini ve/veya uğradıkları zararlarının tazminini talep edemeyeceklerdir. İlk derece mahkemesi mücbir sebep olarak değerlendirilmesi gereken Gezi Parkı Olayları sebebiyle hizmetin ifa edilememesinde davalı tarafın bir kusurunun bulunmadığı ve bu nedenle, aldığı kısmi sözleşme bedelini TBK’nın 136/2. maddesinin 2. cümlesi hükmü uyarınca iade ile de yükümlü olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı kararı temyiz etmiştir.

Üst mahkeme sözleşmede belirtilen “sözleşme bedeli”nin davalı yüklenici şirketin edimi ifa etmesi halinde hak kazanacağı ücret olup, ifanın imkansız hale gelmiş olması sebebiyle geri vermekle yükümlü olduğu bedelin bu kapsamda değerlendirilmeyeceğini hükmetmiştir. Bu durumda, davalı yüklenici, edimin ifası imkansız hale geldiğinden, artık sözleşme bedelini talep hakkına sahip bulunmayıp, bilakis TBK’nın 136/2. maddesinin 1. cümlesi hükmü uyarınca, henüz sözleşme ifa edilmeden önce peşin olarak tahsil ettiği bedeli, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davacı tarafa iade ile yükümlüdür. Alt mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar:

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi E. 2015/9406 K. 2017/2044 T. 6.7.2017

 “Somut olayda, mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin 4. maddesi hükmü dikkate alınarak, anılan yasal düzenlemenin 2. cümlesi uyarınca, davalının peşin olarak tahsil ettiği bedeli iade ile yükümlü olmadığı sonucuna varılmıştır.

Taraflar arasındaki sözleşmenin “Mücbir Sebepler/Etkinliğin” iptali başlıklı 4. maddesinde; “Bu anlaşma çerçevesinde “mücbir sebep” taraflardan birinin kontrolü dışında gelişen ve o tarafın bu anlaşma yükümlülüklerini yerine getirmesini imkansız kılacak genel grev, lokavt, savaş, doğal afetler, yangın, terörist hareketler ve benzerleri gibi yasalarda belirtilen ve hukuken mücbir sebep sayılan durumlar nedeni ile Mindbay Festival İstanbul 2013’nin kısmen ya da tamamen yapılmasını engelleyen durumlardır. Bu durumlar karşısında taraflar sorumlu olmayacaklar, sözleşmenin feshi ve/veya uygulanmaması veya gecikmesi nedeni ile sözleşme bedelini ve/veya uğradıkları zararları talep etme hakkına sahip olmayacaklardır.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükme göre, edimin ifası mücbir sebepler sebebiyle imkansız hale gelmiş ise, taraflar sözleşme bedelini ve/veya uğradıkları zararlarının tazminini talep edemeyeceklerdir. Burada belirtilen “sözleşme bedeli” davalı yüklenici şirketin edimi ifa etmesi halinde hak kazanacağı ücret olup, ifanın imkansız hale gelmiş olması sebebiyle geri vermekle yükümlü olduğu bedelin bu kapsamda değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu durumda, davalı yüklenici, edimin ifası imkansız hale geldiğinden, artık sözleşme bedelini talep hakkına sahip bulunmayıp, bilakis TBK’nın 136/2. maddesinin 1. cümlesi hükmü uyarınca, henüz sözleşme ifa edilmeden önce peşin olarak tahsil ettiği bedeli, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davacı tarafa iade ile yükümlüdür. Mahkemece, bu husus gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, sözleşmenin bahsi geçen hükmüne yanlış anlam verilmek suretiyle, davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.”

assorted paintings on white painted wall
Sergilenen eserlerdeki imzaların sahte çıkması sebebiyle serginin kapatılması taraflar arasındaki sözleşmeye göre mücbir sebep teşkil eder.

Olay:

Davacı ile davalı arasında, organize edilen serginin reklamının davacı şirket tarafından yapılacağına dair sözleşme bulunmaktadır. Daha sonra sergilenen eserlerdeki imzaların sahte olduğu anlaşılmış ve sergi kapatılmıştır ancak davalı, davacı şirketi hiçbir şekilde bilgilendirmemiştir. Davacı sözleşmeyi feshetmiş ve yaptığı harcamaları davalıdan ihtarname ile talep etmiş, davalının tutarı ödemeyi reddetmesiyle konu mahkemeye taşınmıştır.

Mahkeme taraflar arasındaki sözleşmeye göre mücbir sebep halinin 15 günden fazla sürmesi halinde iki tarafın da sözleşmeyi hiçbir önel ve ihtara gerek kalmadan feshedebileceğini, bu durumda davacının fesih tarihine kadar yaptığı harcamalardan spot reklam tutarını isteyebileceğini ancak RTÜK’e ödenen ticari iletişim geliri payını isteyemeyeceğini değerlendirmiştir. Karar üst mahkemece onanmıştır.

Karar:

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi E. 2016/8119 K. 2020/5 T. 13.1.2020

“Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamında; 28.11.2013 tarihli sözleşmenin 5 ve 6. maddesiyle yanlarca belirlenen hizmetler karşılığı fatura edilecek miktar dikkate alındığında talep edilen yayınlanan reklam bedellerinin uygun olduğu, mücbir sebep halinin 15 günden fazla sürmesi halinde taraflar sözleşmeyi hiçbir önel ve ihtara gerek olmaksızın feshetmek hakkına haiz oldukları, bu durumda, davalının davacı tarafından kendisine sözleşme çerçevesinde tahsis edilen reklam yerlerinde fesih tarihine kadar yayınlanan reklam ve ilanlara ilişkin bedelleri, fesih tarihinden itibaren 5 gün içerisinde derhal ve defaten ödemeyi gayrikabili rücu kabul, beyan ve taahhüt ettikleri” hükümleri doğrultusunda davacının yayınladığı reklam giderlerini davalıdan talep edebileceği bu miktarın 15.902,74-TL olduğu, ancak davacının 404,39-TL R.T.Ü.K. payını davalıdan talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.”

fence on grass field
Borçlunun bilerek edimini ifa etmeyi engellediği için Yargıtay doğan imkansızlığı mücbir sebep olarak kabul etmemiştir.

Olay:

Dava, davacı tarafından Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Çerçevesinde imzalanan Hibe sözleşmesi kapsamında sunulan teminat mektubunun davalı Bakanlıkça nakde çevrilerek hazineye irat kaydedilen 32.500,00.-TL’nin istirdatı istemine ilişkindir.

Davacı, sözleşme gereğince de idareye proje tutarının %10’u oranında banka teminat mektubu vermiş, imar durumuna göre yapı ruhsatı almak için Belediye’ye başvurduğunda yapı ruhsatı verilemeyeceği bilgisini almıştır. Bunun üzerine davacı başka bir arazi üzerinde soğuk hava deposunu inşa etmek istemiş ancak bu arazi için de belediye tarafından yapı ruhsatı verilemeyeceğini öğrenmiştir. Bunun üzerine mücbir sebep gereğince teminat mektubunun iadesinin istenmesine rağmen davalının geri vermemesi üzerine; hazineye irat kaydedilmiş olan 32.500,00.-TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı yapılan işlemin sözleşmeye uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme davayı kısmen kabul etmiş, davalı da temyiz etmiştir.

Üst mahkeme davacının edimini gerçekleştirmesinin imkansız olduğunu baştan bildiği gerekçesiyle davalıyı haklı bulmuş ve kararı bozmuştur.

Karar:

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2016/26239 K. 2019/12548 T. 12.12.2019

“Somut olayın değerlendirilmesinde, üzerine soğuk hava deposu inşası yapılması düşünülen taşınmaz imar durumunun böyle bir tesis inşasına imkan vermeyeceği sözleşme tarihinden önce 14.11.2006 tarihinde davacı tarafça bilinmekte olup, buna rağmen sözleşme imzalanmış, daha sonra davacı tarafça ifa yerinin değiştirilmesi noktasında davalı Bakanlığa yapılan başvuru kabul görmesine rağmen davacı tarafça seçilen yeni arazinin imar durumunun da bu tesisin inşası için uygun olmadığı görülmüştür. O halde, sözleşme ve bu sözleşmeye esas teşkil eden tebliğ hükümleri gereğince davacı yüklenici yükümlülüklerini yerine getirmemiş olup davalı Bakanlıkça taraflarca imza edilen sözleşmeye uygun olarak teminat mektubunun nakte çevrilmek suretiyle Hazineye irat kaydedilmesi işlemi yerinde olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.”

people standing and walking near Eiffel Tower, Paris during day
Seyahat turu alan davacılar psikolojik rahatsızlığın mücbir sebep olduğunu savunsa da Seyahat Sağlık Sigortası Genel Şartlarının istisnalarına girdiği için bu riziko kapsam dışı kalmıştır.

Olay:

Dava seyahat iptal teminatı kapsamında kalan seyahat bedelinin davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Davacı davalı tarafından düzenlenen Fransa turuna katılmak üzere 3 kişilik rezervasyon yaptırmış, seyahat bedelini ve seyahat iptalini de kapsayan seyahat sigorta poliçesi primini de ödemiştir. Daha sonra kızlarının rahatsızlanıp hastaneye kaldırılması sebebiyle seyahati iptal etmek zorunda kalmıştır. Davalı seyahat acentesi, dava konusu sözleşmenin sigorta şirketiyle imzalandığını, kendi aralarındaki sözleşmeye göre; tüketici gezinin başlamasına 15 gün kala 7 gün kalaya kadar rezervasyonunu mücbir sebepler dışında bir sebeple iptal-değişiklik durumunda gezi bedelinin %40’ını, 7 günden az kalan zamanlardaki iptal-değişiklik taleplerinde gezi bedelinin tamamını kendisine cayma tazminatı olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder düzenlemesinin bulunduğunu, davacıların ileri sürdükleri rahatsızlığı müvekkili şirkete bildirmediklerini ve sözleşmeyi geziden 1 gün önce feshettiklerini ve fesih sebebinin mücbir sebep oluşturmadığını, müvekkilinin karşı tarafa hizmet sunmak amacıyla yapmış olduğu non-show giderlerin mevcut olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılardan sigorta şirketi ise kendi sorumluğuna yol açabilecek herhangi bir poliçe tespit edilemediğini, bu sebeple poliçenin dosyaya sunulmasının gerektiğini, poliçe var olsa dahi sorumluluklarının sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, dava açılmasına sebebiyet vermedikleri için temerrüt faizi ve fer’i alacaklardan sorumlu olmadıklarını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkeme, seyahat acentesinin 3. Kişilerle yaptığı masraflar haricindeki kısmını geri iade etmesini; sigorta şirketinin ise düzenlenen sağlık seyahat sigortası kapsamında sigortanın genel şartında turun iptal nedeni olan psikolojik rahatsızlık istisna edildiğinden sigortacının poliçeye dayalı tazminat sorumluluğuna gidilemeyeceği ancak seyahat sağlık sigortası bilgilendirme formunun verilmediği gerekçesiyle davacının tur iptal zararı olan bedelin ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar temyiz edilmiştir.

Üst mahkeme sigorta poliçesinin kapsamına “Genel İstisnalar” başlıklı 9. maddesi hükmünde; “Akıl hastalıkları, psikolojik rahatsızlıklar, salgın hastalıklar” sigorta teminat kapsamı dışında bırakıldığı için sigorta şirketini haklı bulmuş ve kararı bozmuştur.

Karar:

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2018/2756 K. 2019/4207 T. 10.6.2019

Dava seyahat iptal teminatı kapsamında kalan seyahat bedelinin davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Davacılar, davalı tur şirketince düzenlenen yurt dışı gezisine katılmak üzere satın aldıkları üç kişilik seyahati kızlarının rahatsızlanıp hastaneye yatırılması nedeniyle iptal etmek zorunda kaldıklarını ileri sürerek seyahat bedelinin iadesini istemişlerdir. Mahkemece, yukarıda özetlendiği üzere bozma sonrası yapılan yargılamada, davalı … şirketinin davacı sigortalıların tur iptal zararı olan 4.878,72 TL’den sorumlu olduğu, diğer davalı tur şirketinin ise bu zararın üçüncü kişilere yapılmış olan ve geri alınamayan harcamalar ( vergi vb ) düşüldükten sonra kalan 314,46 TL’sinden sorumlu bulunduğuna karar verilmiştir.

Ancak, 07/09/2012 tarihli poliçenin Seyahat Sağlık Sigortası Genel Şartları “Genel İstisnalar” başlıklı 9. maddesi hükmünde; “Akıl hastalıkları, psikolojik rahatsızlıklar, salgın hastalıklar” sigorta teminat kapsamı dışında bırakıldığı düzenlenmiş olup davacıların ileri sürdüğü sebebin “psikolojik rahatsızlıklar” içinde kaldığı görülmekle, rizikonun sigorta koruması kapsamı dışında kaldığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, poliçe hükümleri ve sigorta genel şartları uyarınca, davalı … şirketinin poliçe teminatına dayalı olarak tur iptali nedeniyle tazminat ödeme sorumluluğu bulunmadığı gözden kaçırılarak, davacılar tarafından bu yönde iddia ve talep olmamasına rağmen sigorta şirketinin sigortalılar tarafından imzalanmış “seyahat sağlık sigortası bilgilendirme formlarını” dosyaya sunmadığı, poliçenin kurulması esnasında Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik ( SSBİY ) 7. maddesi hükmü gereğince “aydınlatma yükümlüğünü” yerine getirilmediğinden bahisle tur iptali nedeniyle oluşan zararından sorumlu olduğuna karar verilmesi yerinde olmamış, davalı … şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün anılan davalı yararına bozulması gerekmiştir.”

Güncelleme:

Yazının yayınlandığı gün saat 14.00’te çok değerli hocamız Prof. Dr. Şebnem Akipek Öcal‘ın TBB TV‘de Sözleşmelerde Mücbir Sebep konulu canlı anlatımı yer aldı. Kapsamlı ve anlaşılır olduğu için faydalanmak isterseniz diye kaydını aşağıda paylaşıyorum.

Görseller: @single_lens_reflex, @justinsnyderphoto, @deanna_j, @utsmanmedia, @norbuw

Reklam

Mücbir Sebeple İlgili Yargıtay Kararları” üzerine bir yorum

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.