Artık herkes üniversite mezunu olduğu için yüksek lisans yapmak bugünlerde oldukça moda. Başkalarından bir adım önde olmak için daha başka ne yapabilirsiniz, değil mi? (Aslında pek çok şey, ama hadi onları başka bir yazıya bırakalım.) Uzun lafın kısası, ben de bir konuda uzmanlaşmak için yüksek lisans yapmayı planlıyordum. Ancak, ne zaman, nerede ya da hangi konuda yapmak istediğimden emin değildim çünkü öğrenmek için bir hevesle başlandığında her şey çok ilgi çekici olabiliyor.
Gelin görün ki hayalim olduğu halde ve hala olmasına rağmen iki kez yüksek lisans yapmayı düşünüp YAPMAMAYA karar verdim. Bu yazıda sizlere kendi nedenlerimden bahsedeceğim ki siz de zamanı geldiğinde seçeneklerinizi daha bilgece değerlendirebilin.
(10 Neden Listesini görmek için sayfanın sonuna kaydırabilirsiniz. )

İlk defa yüksek lisans programlarına BAŞVURMAMAYA karar verdiğim zaman üniversite son sınıftaydım. O sıralar üniversiteden mezun olur olmaz akademisyen olmak istemediğimi biliyordum. Ayrıca pek çok okul meşguliyetinden de bunalmıştım; çünkü son sene hem iyi bir ortalamayla mezun olmaya çalışıyorsunuz, hem de gelecek sene için kariyer fırsatları kovalıyorsunuz. Bir de benim gibi hangi şehirde kalmak istediğinize karar veremediyseniz mülakatlar için sık sık seyahat ediyorsunuz ki o ara sınavını kaçırdığım için bölüm dışı bir dersimi bırakmam gerekmişti. Hal böyle olunca, o dönemde çok fazla belirsizlik vardı ve ben de alanda yeterli bir deneyime sahip olmadan yüksek lisansa başlayıp başlamamak konusunda kararsızdım.

Ayrıca bir de baroya kaydolmak için (yani avukat olabilmek için) bir sınav getirilmesi ihtimali ilk defa o sene o kadar ciddi konuşuluyordu. Bu tabii ki geçilebilecek bir sınav ancak yüksek lisans yapmaya yurtdışına giderseniz döndüğünüzde bir sene de staj yapmanız gerekecek. Bu stajda muhtemelen hak ettiğinizden az ücret alacaksınız ki bu artık ekonomik olarak bağımsız hayatını kurmak isteyenler için olumsuz bir durum. Sonrasında da zor bir sınav sizleri bekliyor olacak çünkü getirilecek olan sınavın amacı her sene artan avukat sayısını azaltmak. Şimdi, övünmek için söylemiyorum ama benim sınavlarla aram iyidir, hem liseye hem üniversiteye giriş sınavlarında derece yaptım. Bu sınav da geçilir elbette ama sınava hazırlanmak için çok fazla emek vermek gerekiyor ve sizinle aynı sene mezun olup stajını önce yapan arkadaşlarınız rahatça avukat olurken sizin bir de bu sınava çalışmanız gerekecek. O yüzden benim durumum için mezun olur olmaz yüksek lisans için yurtdışına gitmek çok stratejik olmayacaktı.
Tabii siz hukuk okumuyor olabilirsiniz ya da bu baro sınavının fakülteye girenleri etkilemeyecek şekilde getirileceğinin geç de olsa açıklanması sizi bu sınava denk gelmekten kurtarmış olabilir. Ancak yine de yurtdışı için en az bir, yurt içi için en az iki sene vereceğiniz bir programa girmeden önce kaçırdığınız fırsatlar olup olmadığını değerlendirmeniz faydalı olacaktır.

Önceki yaz stajlarından öğrendiğim kadarıyla yüksek lisans, hangi alana odaklanmak istediğinizi bulduğunuz kariyeriniz sonraki aşamalarında, mümkünse başka bir ülkeyi ve dili keşfederken yorucu iş hayatına bir ara olarak planlanabilir. Bu da iyi bir seçenek ki şu an yurtdışında bu dediğimi yapan avukat arkadaşlarım mevcut. Ayrıca program için para biriktirenler ya da burs kovalayanlar da bu yöntemi tercih ediyor.
Bu sebeplerle üniversite son sınıfta yüksek lisans programlarına BAŞVURMAMAYA ve ilerlemek istediğim hukuk alanlarını inceleyip kendime bir mola vermeye karar verdim.

Ancak ilginçtir ki sonraki Eylül’de okulla bile ilgisi olmayan pek çok arkadaşımın yurt içindeki programlara ya girdiğini ya da “öğrenci” statüsünü devam ettirmek için girmeye çalıştığını gördüm. Ben zaten açık öğretimden bir bölüm okuduğum için öğrencilik statüsüne ihtiyacım yoktu; fakat dersle ilgisi olmayan bu insanların okuldan nasıl bıkmayıp tekrar “özel öğrencilik” dahil her yolu deneyerek üniversiteye geri girmeye çalışmaları ağzımı açık bırakmıştı doğrusu.
Sonra “Acaba ben mi yanlış bir şey yapıyorum, yoksa önceki sebeplerim hala geçerliliklerini koruyorlar mı? Ben de Türkiye’deki bir üniversiteye başvurmalı mıyım?” diye düşündüm.
Evet, son senenin belirsizliği beni yormuştu ama yaz tatilinden sonra çok yorgun da hissetmiyordum. Öte yandan bir diğer gerçek de bu sene hepimizin stajyer oluşuydu. Herkes şimdi yüksek lisans yapmanın, stajdan sonra tam zamanlı bir çalışanken yapmaktan daha kolay olduğunu söyleyip duruyordu.
O yüzden ikinci kez yüksek lisansı değerlendirdim ve ilkbahar dönemi için başvuru yaptım. (ALES ve YDS’ye son sınıfta girmiştim, size de tavsiye ederim.) Sınavı beni de şaşırtacak şekilde birincilikle geçtim çünkü mülakatta epey zorlamışlardı. Böylece kabulümün gelmesiyle kayıt yaptırmadan önce düşünmek için birkaç günüm olmuş oldu.

Başta “Bu benim için mükemmel bir program, disiplinler arası, dersler çok ilgi çekici, üniversite en iyilerden biri, program merak ettiğim alanla örtüşüyor” diye düşünmüştüm. Ancak sonradan fark ettim ki ben bu alanda devam edersem ileride bir doktora yapmak isteyeceğim. Gireceğim program ise disiplinler arası olduğu için muhtemelen hukuk fakültesince kabul edilmeyecek. (Yurtdışındaki yüksek lisanslarda bile denklik almak gerekebiliyor.) O yüzden bu programa kaydolarak muhtemel bir doktora programı şansımı oldukça daraltmış olacaktım. Az kalsın farkında bile olmadan gelecek hedeflerimin önüne engel koymuş olacaktım. Böylece bana verilen süre sonunda istenen evrakları teslim etmeyerek yüksek lisansımı başlatmamış oldum.

Yüksek lisansa hemen başlamak istememdeki bir diğer neden de tüm bu koşuşturmanın bana doğru gelmemesiydi. Çok küçük yaşlardan beri bir yarıştaymış gibi sürekli sınavlara giriyoruz. Başarılı olmak için şimdiye kadar zamanımızın pek çoğunu test çözerek, deneme sınavı yaparak feda ettik. Hukuk fakültesinin ders yükünden ve her yaz yaşanan staj savaşlarından bahsetmiyorum bile. O yüzden yüksek lisansı, artık herkes yaptığı için arkada kalmamak adına ya da sadece adınızın önüne bir unvan eklemek için yapmak bu sistemin devam etmesine katkı sağlayacaktır. Evet yapmak istiyorsanız yapmalısınız ama bunu doğru nedenlerle ve kendiniz için yapmalısınız. Ben hala ileride yapmayı düşünüyorum ama başka şeyler rayına oturduğunda ve kendi gelişimim için…

Son olarak, akademik eğitimimize o kadar zaman harcadık ki hayatımızda ilgi bekleyen başka alanlar kaldı. Örneğin gerçek bir yemek pişirebilmek, herhangi bir enstrümanı iyi bir seviyede çalmak, düzenli bir spor rutinine sadık kalmak ( hayatınızın bir parçası haline getirebildiğiniz herhangi bir fiziksel aktivite), küçük dikiş-nakış becerileri, başka bir dilde akıcı hale gelmek, diksiyon ve telaffuzlarınızı düzeltmek. Liste bu şekilde sürüp gidebilir. Kastettiğim şey okul dışında da öğreneceğimiz ve gelişeceğimiz pek çok (belki de hayati) alanın bulunması. Peki neden bu imkanı (mezuniyetten sonra) rahatlamak, yavaşlamak, kendimizi keşfetmek ve gerçek dünyada kendi ayaklarımız üzerinde durabilmek için elzem olan alanlarda gelişmek için kullanmayalım.
Özetle, eğer aşağıdaki 10 nedenden biriyle karşı karşıyaysanız yüksek lisans programlarına başvurmayı yeniden gözden geçirebilirsiniz:
- Eğer akademisyen olmak istemiyorsanız ya da emin değilseniz
- Eğer sonra yapmanız stratejik olarak daha mantıklıysa
- Eğer yorucu 4+ senelik üniversite çalışmalarına bir ara vermek istiyorsanız
- Eğer bu fırsatı ileride işinize mola vermek ve yurtdışında yeni bir maceraya atılmak için saklamak istiyorsanız (öncesinde bunun finansmanını hazırlamak da olabilir)
- Eğer program gelecek hedeflerinizle uyumlu değilse
- Eğer fikrinizi akademisyen olmak yönünde değiştirecek olursanız sizi eğitiminizi ilerletmek konusunda yarı yolda bırakacaksa (tezsiz bir yüksek lisans ya da başka bir alanda yüksek lisans gibi)
- Eğer alandan ya da konudan emin değilseniz
- Eğer yapmak istemiyor ama akran ya da aile baskısından dolayı yapmak zorunda gibi hissediyorsanız
- Eğer meslekte atmanız gereken bir adım varsa ve yüksek lisans programı bekleyebilirse
- Eğer hayatta önemli olan başka alanlarda kendinizi geliştirmek için vakit ayırmak istiyorsanız
Peki sizin bu konudaki görüşleriniz ne? Beni haberdar etmek için aşağıya yorum bırakın.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!
For English version of this post please click here.
Görseller: @claybanks, @theunsteady5, @freelensfoto, @paramir,
@beavilla, @vheath, @13on, @jsnbrsc
Not: Aslında yazılarımı sabah 10.30 gibi yayınlamayı çalışıyorum ancak bugün beni yetiştirmesi ve her zaman desteklemesinin yanı sıra bu yazının da editlenmesine yardım eden sevgili annemin doğum günü. O yüzden bu yazıyı ona ithafen 12 Nisan saat 03.10’da yayınlıyorum. İyi ki doğdun anneceğim, iyi ki varsın!
Teşekkürler YNesilAvukat. Perspektifinizi beğeniyorum, ve yazılarınızı artık çıkar çıkmaz okuyorum. Annenize de mutlu yıllar dilerim (:
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkür ederim.
BeğenBeğen
Emeğinize sağlık Avukat Hanım. Hayallerinizi başarırsınız umarım
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkürler
BeğenBeğen
Harika 🤟🏼
BeğenLiked by 1 kişi
Güzel ve bilgilendirici yazılarınızı yakından takip ediyorum, herkes neden yüksek lisans yapmalıyım sorusuna yönelip birçok insanı baskı altında bırakırken konuya başka bir perspektiften bakmak çok faydalı oldu. Güzel paylaşımlarınızın devam etmesi dileğiyle 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim Eda Hanım. Yaptığımız şeyleri neden yaptığımızı sorgulamaya başlarsak başkalarının düşüncelerinin seçimlerimizde daha az etkili olmaya başlayacağına inanıyorum.
BeğenBeğen
İyi ki doğmuş! Annenizin yeni yaşını kutluyor, mutluluklar diliyorum. Karar verme aşamasında bu kadar mantıklı davranma üst düzey becerisini ustaca sergileyebilen bir birey yetiştirdiği için ayrıca tebrik ediyorum. Kararlarınızın her zaman mutluluk ve başarı getirmesi dileğiyle.
BeğenLiked by 1 kişi
Güzel yorumunuz ve iyi dilekleriniz için çok teşekkür ederim Özlem Hanım.
BeğenLiked by 1 kişi
Çok güzel, elinize sağlık
BeğenBeğen