Merhaba Gizem, öncelikle bizimle röportaj yapmayı kabul ettiğin için çok teşekkür ederiz. Bence çok ilginç ve güzel bir söyleşi olacak çünkü pek çok insan üniversite tercihi yaparken henüz gelecekte ne yapmak istediğine karar vermemiş oluyor ve puanına göre bir bölüm okuyor. Sonra da verilen emekler boşa gitmesin diye kendini sevmediği bir işi yapmak zorunda hissedebiliyor. Ama sen bu döngüyü kırıp istediğin işi yapıyorsun şimdi.

İstersen seni tanımakla başlayalım?
Merhaba, bana ulaştığınız için ben teşekkür ederim. İsmim Gizem Kalaç, 27 yaşındayım TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. Şu anda theMagger ve Bobo isimli online organizasyonlarda editörlük ve yazarlık yapıyorum.
Neden hukuk okudun?
Benim hukukla ilişkim aslında ilginç çünkü ortaokul ve lise hayatım boyunca hukuk okumak istediğimden çok emindim ancak üniversitenin henüz ilk yılından hukukun benim için çok doğru bir seçim olmadığını anlamaya başladım. Bunun ülkemizdeki eğitim sistemiyle çok ilgisi olduğunu düşünüyorum. Dar zamanlara sıkıştırılmış dev bir bilgi yükü, pratik ve uygulama arasındaki uçurum beni özellikle rahatsız etmişti.
Aklında başka bir meslek var mıydı okurken?
Tiyatroya aşığım ikinci sınıfta konservatuar sınavlarına hazırlanmayı çok düşündüm ama bunun geleceğim adına daha belirsiz bir seçenek oluşu beni durdurdu.
Sanıyorum stajla birlikte iki sene avukatlık da yaptın, buradaki deneyimlerin nasıldı? Avukatlıkla ilgili neyi sevmedin? Sence avukatlık ne tür kişiler için uygun bir meslek değil?
Benim hem ilgi alanlarım hem de yaptığım işler M&A, tahkim ve genel anlamda Şirketler Hukuku üzerineydi. Aslında çalıştığım alanı seviyordum. Avukatlıkla ilgili sevmediğim şey daha çok sistemsel ve sosyolojik. Dev hukuk bürolarında çalışırsanız daha çok şey öğrenme şansı yakalayabilirsiniz ancak ‘mobbing’le çok sık karşılaşılıyor. Mesai saatleriyse diğer meslek grupları ve X kuşağının alışkın olduğundan çok uzak. ‘Overtime’ ödemeleri almadan gece yarılarında işten çıkmanın bir rutin olduğunu kabullenmek zorundasınız.
Yeni bir avukat olarak özellikle sorumluluk sahibi biriyseniz öğrenmek, teyit edilmek, yaptığınız işlerin doğruluğundan emin olabilmek çok önemli. Ayrıca danışmanlık bölümündeyseniz her daim maillerinize yanıt vermek durumundasınız. Dolayısıyla bence anksiyete ya da dikkat bozukluğu gibi sorunlarla uğraşan insanlar için avukatlık, uygun değil diyemem ama zor bir seçim.

Ne zaman “Avukatlık bana göre değil” dedin ve bu sana nasıl hissettirdi. Sonra ne yaptın? Meslek araştırmasına mı girdin yoksa eskiden beri ilgilendiğin bir şeyler var mıydı?
Bildiğim ama zihnimde ertelediğim bir düşünceydi “avukatlık bana göre değil” ve daha staj yaparken bunu zaten fark etmiştim. Gerçekten bırakma kararını vermem ise stajla birlikte yaklaşık 3 yıl aldı. En çok ailemi hayal kırıklığına uğratmış olmaktan çekindim. Bir de finansal olarak uzun süre işsiz kalma lüksüm yoktu, bunun kaygısını yaşadım. Şu anda editör olarak çalıştığım online dergide zaten yazarlık yapıyordum. İstifa ettiğim günün akşamı kurucusuyla iletişime geçtim ve bir görüşme rica ettim. O anda yeni bir editöre ihtiyaçları yoktu. Ben de kısa süre için stajyer olarak ekibe katılmayı teklif ettim. Bundan birkaç ay sonra önce part-time haber editörü ardından da tam zamanlı editör olarak kadroya katıldım.
Başka bir alana geçmeye çalışırken önceden yaptığın ve cebinde bir artı olarak bir şey var mıydı? Ya da mesleğinden emin olamayanlar için şu an başka bir alana da yatırım yapmalarını tavsiye eder misin?
Bahsettiğim gibi elimde amatör de olsa bir yazarlık deneyimi vardı, altı aylık bir tiyatro eğitimi de almıştım. Hatta DasDas Sahne’de bir müzikal için yardımcı role seçildim ancak tiyatro hem genç yaşta başlamak hem de sonsuz emek vermek gereken bir alan; finansal güvencesi ise ülkemiz gerçekliğinde yok denebilir. O yüzden göreceli olarak daha güvenli olan ilgi alanıma yöneldim.
Mesleğinden emin olamayanların alana da yatırım yapmalarını tavsiye ederim çünkü her hafta bir dergiye yazmak gibi basit bir hamle ve network bile size ummadığınız kapılar açabiliyor.
Üzerine emek verdiğin ve saygın bir mesleği bırakma kararı alırken ne gibi zorluklarla karşılaştın? Çevrendekiler nasıl bir tepki verdi?
Avukatlığı bırakırken çok zorlandım. İşimde kusursuz olmasam da kötü değildim. İyi niyetli insanlarla çalışıyordum; iki kez istifamı kabul etmediler. Ailem çok üzüldü, bunu biliyorum. Arkadaşlarımın büyük çoğunluğu beni kırmadan bunun iyi bir fikir olmadığını söylediler. İnsanlar haklı olarak durumu, verilen emek ve gelecekteki finansal getiri bakımından değerlendiriyorlar. Bunların tümü beni çok zorladı, halen de zorlamıyor diyemem ama yaptığınız işi sevmek çok başka bir lüks.
Bir gün avukatlığa geri dönmek istersen şimdiki deneyimlerinin sana ne gibi artılar sağlayabileceğini düşünüyorsun?
Ben klinik olarak dikkat bozukluğu tanısı almış biriyim. Avukatken de çözüm yolu bulmak, pratik davranmak, yeni şeyler öğrenmek gibi konularda asla zorlanmadım. Beni zorlayan uzun süre tek bir işe odaklanmak ve dikkat gerektiren revizelerdi. Şu an her gün o kadar çok içerik hazırlıyor, kontrol ediyor o kadar çok yabancı kaynak okuyorum ki kendime sabırlı davranmayı öğrendim. Detaylara dikkat edebilme konusunda da geliştiğimi düşüyorum.
Hukuk okuyup ne yapmak istediğini bilmeyenlere ya da avukatlık yapmak istemediklerini bilenlere
ne gibi tavsiyelerde bulunursun?
Burada iki tavsiyem olabilir. Birincisi; çalışılmak istenen başka bir alan varsa bu değişim için maddi- manevi fedakârlık yapmaya ne kadar hazır olunduğunun sorgulanması ve ilk denemenin gençken yapılması. Böylece işler yolunda gitmezse mesleğe dönme şansı artar diye düşünüyorum. İkincisi ise; hukukta doğru alanda mıyım sorgulamasının yapılması. Danışmalık ve dava bölümleri arasında hep bir çekişme vardır. Oysa ikisi de sistemin birer parçası. Önemli olan insanların görüşleri değil, yapacak kişinin hangisinde kendini daha yetkin hissettiği.
Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?
Hukuku bırakmayı düşünen ve bu röportajı okuyan birileri varsa onlara “kendinizi daha iyi hissetmek istediğiniz için suçlu değilsiniz” hatırlatmasını yapmak isterim. Ancak alan değiştirmenin de kolay bir şey olmadığı unutulmamalı. Hızlı bir başarı kesin değil ve işinizi sevseniz bile çok çalışmak her alan içi yorucu. Bana yer verdiğiniz için teşekkür ederim.
Sevgiler
Ellerinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş 😊
BeğenLiked by 1 kişi
👍😊
BeğenLiked by 1 kişi
Elinize sağlık
BeğenLiked by 1 kişi