Bizim İngiltere’ye geldiğimiz tarih itibariyle Türkiye İngiltere’nin kırmızı listesindeydi. O yüzden gelir gelmez karantina oteline alınmamız gerekti. Burada kırmızı listeden uçan yolcuları Heathrow Havalimanındaki tek bir terminale yönlendirerek bu yolcuların başkalarıyla karışmasını önlemişler. Yani uçağınız başka terminale inse de otobüsle diğer tarafa taşınıyorsunuz. Bize de böyle oldu.

Sonrasında en az 1.5-2 saat süren bir gümrük kuyruğunun ardından kalacağımız oteli ayarlamaya çalışan bir grup görevliyle karşılaştık. Bizim otelimiz rezervasyon yaptırdığımız sırada belli olmuş olsa da gittiğimizde orada yer kalmadığını öğrendik. O yüzden aynı büyük otel zincirinin bir başka oteline yönlendirildik. Tabii bu işlem de oldukça uzun sürdü. Artık bavullarımızı almaya gittiğimizde çoktan dönen yerden çıkarılıp bir köşede bizim için birleştirildiğini gördük. Yine tüm terminal karantinaya alınacak yolculara ayrıldığı için oradan çıkıp bizi otelimize götürecek otobüse geçtik.

Burada dikkatimi çeken şeylerden biri havalimanının etrafının otellerle çevrilmiş olmasıydı. Otobüsteki her yolcu aşağı yukarı farklı otellerde indirildi ve bu otellerin hepsi de geniş bir alanda yan yana dizilmişlerdi. Yine bizim kaldığımız otel de dahil diğer otel lobilerinde de aşağı yukarı tüm çalışanların Hintli olduğunu gördüm. Çoğu zaman kendi aralarında İngilizce konuşmuyorlardı. Yürüyüş aralarımızda oda numaramızı kaydettirirken pek çok yaşlı ve İngilizcesi -hatta okuma yazması- zayıf görevlinin çalıştığını görmek de ilginç gelen bir başka noktaydı.

Diğer ilgimizi çeken noktaları paylaştığımız video’ya da aşağıdan ulaşabilirsiniz.

İngiltere’den sevgiler…

#shorts