Bu serideki ilk yazımı kaçırıp uzun zamandır “Bu kız niye yemek tarifi paylaşıyor?” diye düşünmüş olanlarınız olabilir ya da “Her gün yemek paylaşırken birden bire niye bitirdi?” diyenlerden de olabilirsiniz. Gelin birlikte neler oldu hatırlayalım ve bir güncel durum değerlendirmesi yapalım.
Öncelikle hedefim bu zamana kadar mutfakta daha çok yardımcı aşçı konumunda olan şahsımın hazır karantinadayken kendine yeni beceriler edindirebilmesiydi. Neden karantina? Çünkü işe gelip gitmediğim için fazladan bir zamanım oldu ve ön hazırlık gerektiren yemekleri de daha rahat bir zaman planlamasıyla kendi adıma kolaylaştırabildim. Dolayısıyla böyle bir projeye başlamak benim için biçilmez bir kaftan oldu. Sonradan vazgeçmemek ya da ertelememek adına da fikir aklıma gelir gelmez icraata koydum. O gün elime aldığım dergiden kolay bir tarifi yaparak başlattım.
Hedefim haziran sonuna kadar her gün bir tarif, sonrasında da sene sonuna kadar meal prep gibi denemeler yapmaya devam etmekti. Ki haziranın yarısına kadar da gerçekten her gün küçük de olsa büyük de olsa bir tarif koyabildim. O sırada aldığım yorumlar ve destekler de beni devam etmek için teşvik etti.
Gelin görün ki hem işyerinde üzerinde çalıştığımız büyük projenin sonlarına yaklaşmak hem de haziran ortasında ofise geri dönmeye başlamakla birlikte hem yemekleri çok geç saate kalmadan pişirme işi hem de hazırlıklara vakit bulma işi biraz zorlaşmaya başladı. Ayrıca daha önce beğendiğim ama bahar döneminde açılmayan bir yüksek lisans programına da başvurmak istiyordum. Bunun için de çalışmam gerekiyordu. Zaten yemek yapmaktan daha zor olan ve yavaşlatan kısmı aşama aşama fotoğraflarını çekmekti. Ayrıca her gün blog için yazısını ayarlamak da yemeği pişirmekten daha zor olan bir diğer durumdu.
Dolayısıyla işler daha da karışmadan, biraz da elimde olmayan sebeplerden projeyi daha erken bitirmeye karar verdim. Fakat bu aşamaya kadar bile pek çok şey öğrendiğimi söyleyebilirim. Ayrıca insanın mutfakta vakit geçirdikçe; hassas mutfak terazisi, derece ölçer, güzel yemek tabakları gibi pek çok mutfak gereci edinmek istediğini fark ettim. Bu karantina projesiyle ayrıca tahmin ettiğimden daha çok yöresel yemek pişirdiğimizi fark ettim (ör. boranı, güllaç, mercimekli bükme). Yöresel lezzetler kadar yabancı mutfaklardan alışık olduğumuz ya da ilk defa denediğim tatlar da oldu bu süreçte: körili nohut yemeği, hindistan cevizi yağında pirinç pilavı, napoliten sos, tatlı ekşi soslu tavuk. Bu proje sırasında beklemediğim kadar güzel olan tatlar da oldu (sütlü ıspanak çorbası), beklentimin altında kalanlar da (acı badem aroması). Gelecekte tarifleri için sitemi kurcalayacağım tatlılarsa sütlaç ve trileçe olacak.
Geriye dönüp bakınca iyi ki bu karantinada yemek yapmayı öğrenme projesini başlatmışım diyorum. Şimdi bile geri dönüp fotoğraflara baktıkça aklıma ailemin de bana yardım ettiği, yaptığım yemekleri beğendikleri tatlı anılar geliyor. Bir sonraki projem ne ve ne zaman olur bilmiyorum ama günü geldiğinde yapmak için sabırsızlanıyor olacağım.
Peki siz karantinada yeni bir şeyler denediniz mi? Ya da yapmak isteyip yapamadığınız ve yakın zamanda yapacağınız (bana da tavsiye ettiğiniz) böyle challenge’ler, projeler var mı?
Önerilerinizi aşağıda bekliyorum…
Sağlıcakla kalın.
Ellerinize sağlık, çok güzel bir projeydi ve çok farklı tarifleri biz de öğrenmiş olduk. Tekrardan projenizi tamamladığınız için tebrik ederim 🎉
BeğenLiked by 1 kişi
Desteğiniz için ben teşekkür ederim.
BeğenBeğen